26.06.2013

MADRİD'İN EN LEZZETLİLERİ

SELAMLAR..
Gezilerde yediğin içtiğin senin olsun,gördüklerini anlat derler ama
bir yemek bloggerı da yemekten söz etmezse olmaz herhalde.
Yurtdışındaki en zor öğün olan kahvaltıdan başlayalım isterseniz.

 **
Genelde kruvasanla geçiştirmek zorunda olduğunuz bir öğündür.
Hatta çoğu yerde çay bile bulmak bir şanstır.
Neyse ki Madrid'de çaysız kalmadık.
Hatta bu küçük demliklerle yapılan servis sayesinde
sıcacık içtik çayımızı.
**
Bizim bildiğimiz türde bir tost bulabilmek te ayrıca çok güzeldi.
**
İlk gün tost istediğimizde kruvasan-tost gelmişti çünkü :)
Çay ve tost için yaklaşık fiyat 6€ idi.
**
İspanya denince ilk akla gelen lezzet Paella tabii ki.
İlk akşam yemeğimiz de deniz ürünlü,siyah pirinçle yapılmış bu paellaydı.
Plaza Mayor'da  bir restaurantta yedik.
Tadı diğer günlerde yediklerimiz içinde en güzeliydi.
Fiyatı yaklaşık 20 € idi.
**
Bu yemeğin tadını kaçıran kısmı ise yemek öncesi sofraya getirilen minik kahvaltılık
tereyağların (neyse ki birini yemiştik) ücretli olması
üstelik te tanesi 2.5€ olarak
hesaba yansımasıydı.
Bu da turist kazığı olsa gerek.
Tereyağı getirdiniz,hiç olmazsa ekmek te sıcak olsaydı :)
**
Bu Ata'yla benim favorim.Acıktıkça ekmek arası kalamar...
Fiyatı 3.5 €
**
Yanında soslu patates ikramlarıydı.Limonata da süperdi.
**
Tabii Ata normal yemekte de kalamar yemeden durmadı.
**
Bu da Churros denilen çok bilindik tatlıları.
Bizim halka tatlısının kuru halini düşünün.Üzerine pudra şekeri ekilip
koyu kıvamlı sıcak çikolataya batırılarak yeniyor.
Yerine göre fiyatı 3-6 € arasında değişiyor.
**
Hemen her yerde satılan dondurulmuş yoğurt .
 Ata'nın denemek isteyip
sonra da çok soğuk olduğu için bitiremediği başka bir tatlı çeşidi.
Fiyatı 3€ civarındaydı.
**
Bu da somonla hazırlanmış bir tapas.
Tapaslar İspanya'da vazgeçilmez lezzetlerden biri.
**
Tapas yani bu küçük atıştırmalıkları
Madrid'de tüm masalarda görebilirsiniz.
Nerdeyse herkes yemek yerine  içeceklerinin yanında
farklı tapaslardan alarak öğünlerini o şekilde geçiriyor.
**
Bizim tapaslar Ata için genelde deniz ürünlerinden seçildi tabii.
Fiyatları çeşidine göre 5 € dan başlıyor.
**
Gelelim nefis biftekleriyle ünlü
 bir Arjantin Lokantası olan BAYRES BEEF'e..
**
Madrid'in ağlatan soğuğunda donmuş bir halde otelimize dönerken
bahçesinde bizim ufolardan görünce
oturmaya karar verip keşfettiğimiz yer.
**
Orada havanın saat 22:00 den sonra karardığını düşünürsek
gün epey uzun oluyordu.
Biz de her gece otel öncesi buraya uğrayıp nefis bifteklerle karnımızı doyuruyorduk.
**
Domateslere eşlik eden peynirler de çok lezzetliydi..
**
İngilizceyi çok iyi bilmeyen garsonla kurulmaya çalışılan iletişim
sonucu gelen fırında patates.
Anlatılmaya çalışılan bu değildi ama olsun,yine de güzeldi :)
Örneğin kaldığımız otelin sahibi de bir kelime bile İngilizce konuşamıyordu.
İspanyolca bilmediğimizi de İngilizce söylediğimiz için o bizi anlamayıp,
beş gün boyunca İspanyolca konuşmaya devam etti.
Hatta kadına nasıl baktıysam anladığımı düşünüp sürekli bana anlatıyordu.
İşin ilginci ben de anlıyordum.
Eşim bile hayretler içinde kaldı,o derece..
Biz kadınla çok güzel anlaştık.
Azıcık ta hızlı konuşmasa İspanyolcayı sökmüş bir halde
dönecektim.
Son gün sabah karşılaştığımızda ise kadın da bize jestini yaparak
"good morning" dedi ki çok duygusal bir andı :)
**
Son geceden bir hatıra Bayres Beef'in garsonları ADRİ ve ALEX..
Mekanın sahibi de çalışanlar da Madrid'de karşılaştığımız en sıcak insanlardı.
Madrid'de genelde size bir nezaket gösterme gereği duymuyorlar.
Rutin bir şekilde işlerini yapıyorlar.
Bir yemeği yada içeceği bitirip yenisini istediğinizde
yenisini getiriyorlar,boşu almıyorlar.
Nerdeyse siz kalkana kadar masa öylece kalıyor.
Hatta öyle sıkıntı basıyor ki insanın kalkıp toplayası geliyor.
Neden öyle bilmiyorum ama gittiğimiz heryerde aynı şey oldu.
Tabii hesabı ne kadar beklediğinizi de siz düşünün.
Ayrıca masalarda kül tablası bulabilmek te çok zor.
Bu zararlı maddeyi tüketenler külleri ve izmariti yere atıyorlar.
Ama sabah tüm sokaklar yıkanıyor.
Bu arada suyun fiyatına da değineyim.
Küçük su restaurantlarda 1.5€,marketlerde ise 0.60€
civarındaydı.
Sonuç olarak;
Madrid yiyecek açısından aç kalmayacağınız
ama az parayla da çok fazla doyamayacağınız bir şehir.
Yazının sonuna kadar gelen dostlar artık burada bitireyim.
Ayrıntılı ve uzun yazılar oluyor farkındayım.
Ben de geziye çıkmadan önce diğer bloggerların paylaştıklarını
okuyup hazırlandığım için,
benim yazdıklarım da birileri için faydalı olursa çok sevinirim.
**
SEVGİYLE VE LEZZETLE KALIN...
 
 
 







































19.06.2013

MADRİD'İN DURAN ADAMLARI

 SELAM...
Bir akşam bir adam Taksim'de durmaya başladı.
Yeni bir eylem türü,yeni bir akım başladı.
Şimdi heryer #duranadam oldu :)
 Bu duranlar da Madrid'den.
Şehrin kalabalık meydanlarında 
tüm gün bu şekilde performans sergiliyorlar..
Önlerindeki kutulara para attığınızda 
şaşırtıcı hareketler yapmaya başlıyorlar.
Siz Madrid sokaklarında gezerken
onlar saatlerce kıpırdamadan duruyorlar.
Bu şekilde ne kadar bir kazanç sağlıyorlar bilemiyorum.
Ama gerçekten zor bir iş.
Hele Madrid'in soğuk akşamlarında...
Bu benim favorim işte.
Plaza Mayor'daki kafası olmayan kadın :)
Tabii ilk fotodaki havada duran adam da çok ilginçti.
İşin sırrı nedir,herkes gibi biz de çözmeye çalıştık
ama başaramadık :)
Bugünlük te bu kadar olsun mu???
****
SEVGİYLE DURUN....





ATOCHA TREN İSTASYONU-MADRİD


MERHABA...
20 gündür  ülke olarak çok sıradışı günler yaşıyoruz.
O nedenle yazılarımıza da ara verdik haliyle.
Madrid gezilerimi yazıyordum en son.
Bugün de Madrid'in bir başka yeşil yerinden sözetmek istiyorum.
Atocha Tren İstasyonu'na şehrin ünlü meydanlarından biri olan SOL MEYDANI'ndan
yürüyerek 15 dakikada ulaştık.
Burası hem tarihi hem de çok büyük bir tren istasyonu.
İçinde kafeleri,mağazaları,metro bağlantısı ile küçük bir havaalanı görünümünde.
Ama en büyük özelliği 1990lı yıllarda içerisine yapılan büyük bir botanik parkı.
İstasyonun içerisindeki devasa ağaçlar,suyun içerisinde gezinip duran kaplumbağalar
ile dikkat çekici bir yer.
Şehir olarak yeterince park ve yeşil alana sahip olan Madrid'de
tren istasyonunu bile büyük bir parka dönüştürmek
ne güzel bir fikirdir.
İnsan herzaman en güzeline layıktır.
Ağacın,suyun,havanın,denizin en temizine ve en güzeline.
İki haftadır yiten canlara karşın o meydanda yaşananlar
üzerinde düşünülmesi gereken şeylerdir.
İnsanların piyano eşliğinde dansedip birlik olduğu,
çocukların sokaklarda resimler yaptığı,sokak kütüphanelerinin olduğu,
dünyayı mizahla anlayan,anlatan bir insan topluluğunun
olduğu bir yerin
kime ne zararı olabilir ki...
Araya karışan provakatörleri gündemde tutarak
o güzel insanların çabasını gölgelemek büyük bir haksızlıktır.
"O meydanı trafiğe kapatıp daha  da yeşillendireceğiz.Bundan sonra her türlü
festival,bayram,sanat gösterileri,ramazan eğlenceleri orada olacak.
Tüm halkımızla güzel günlerimizi hep orada kutlayacağız."
demek bu kadar zor mudur?
Doğa bir takım rant hesaplarıyla yokedilemeyecek kadar değerlidir.
SEVGİYLE VE YEŞİLLE KALIN....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...