19.10.2011

BİR KEZ DAHA SÖZ BİTER....

1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24....candınız..
......24 ana kuzusu.....
******
YOLUNUZ IŞIKLARLA DOLSUN....
(fotoğraf alıntıdır.)

1.10.2011

BU NE Kİ????

MERHABALAR...
Bugün sabahın erken bir saatinde Güvenpark'a doğru inerken karşıma çıkan bir yol levhası...
Önce bir kişi üşenmemiş,çıkarıp ağzından sakızı,uzanmış yapıştırıvermiş.Sonra da oradan geçen diğerleri de bu rengarenk sakızlarla bu etkinliğe katılmışlar.
Bir nevi dilek tabelası olmuş yani:))
Ben küçükken anneannemlere giderdik Çankırı'ya.Taş Mescid denilen bir yapı vardı.Onun da bir duvarına insanlar küçücük taşları tükürükleyip yapıştırırdı.Dilekleri gerçekleşsin diye.Yapışmasının formülü düz ve hafif taşları seçmekti.Biz de çocuk aklımızla taşı iyice bastırır,beklerdik.'Karnemin hepsi pekiyi gelsin...'
Arada işin muzipliğini de unutmazdık,çaktırmadan yapışmış taşları düşürüverirdik:)
Yol üstü tabelasından nerelere uzandık...
SEVGİYLE VE HATIRALARLA KALIN....

29.09.2011

YAZ BİTTİ,GRİP KAPIDAN GİRDİ...

SELAMLAR,
Bir gelse diye hasretle beklediğimiz yaz,geldi de geçti bile.Okullar tatile girdiğinde yaz bitmeyecek kadar uzun gelmişti.
Bugün dolabımdaki tatil,deniz,güneş kokulu giysilerle vedalaştım.Uzun kollu giysileri gözönüne çıkardım.Belli bir yaştan sonra zamanın daha hızlı geçtiğinden dert yanarak...
Şu günlerde dert ettiğim konulardan biri de oğlumun mevsimin ilk gribini bünyeye almış olması.Artık yılların tecrübesinden mi yoksa büyüyen oğlumun hastalıkları daha rahat atlatmasından mı bilmem işi astım nöbetlerine varmadan atlattık.Ev bir haftadır ıhlamur,tarçın,zencefil kokusundan geçilmiyor.Kestane balı çok önceden ısmarlanmıştı,hergün bir kaşık ilaç niyetine içiliyor.Harnup pekmezi yemeklerde ekmeğe eşlik ediyor.Eh Ata'nın tek sıkıntısı şu son sıcak günlerde dışarı çıkamıyor olmak tabii.O yüzden ne versem itiraz etmeden yiyip içiyor.
Bugün gördüm ki çocuklu blogların çoğu da benim durumumda :)
Şimdilik benden bu kadar....Hepinize sağlık ve mutluluk diliyorum.
Ayrıca vatanımıza,milletimize içimize kor gibi düşen acılardan uzak günler diliyorum.

9.09.2011

ARNAVUTLUK GEZİ NOTLARI-SON-

SELAMLAR YENİDEN...

Yaza yaza sonuna geldik.Biliyorum tarihiyle,yapıtlarıyla ilgili birşey yazmadım.Diğer gezi yazılarında herkes çokca anlatmış zaten.

Eşim orada 4 aydır kaldığından daha derinlemesine bir gözlem yapma şansım oldu.

*

Tiran'dan Orikum'a kadar insanlar İtalya etkisi altındalar.Zaten insanların çoğu orada çalışıyor.

*

Orikum'dan güneye gittikçe yani Himara ve Sarende tarafına nerdeyse Küçük bir Yunan kasabasına geldiğinizi sanıyorsunuz.

*

Öyle denildiği gibi Osmanlı etkisi falan da görmedim.Türk olduğunuzu duyunca boynunuza falan atlamıyorlar.Zaten ağırkanlı ve az tepkili insanlar.

*

Bize benzer kelimeleri 'haydi' ve 'avaş avaş' diyorlar yavaş anlamında.Minibüsçü bağırıyor 'HAYDİİİİ VLORAAA...'

*

Çoğunluk İngilizce bilmiyor,birazı da İtalyanca bildiğini iddia ediyor ama çok ta anlamıyor.O nedenle anlaşmak epey zor.Neyse ki menülerde ingilizce isimler yazıyor.

*

Tiran'daki taksiciler ve ülkenin güneyindeki restaurant çalışanları İngilizce yönünden anlaşılabilir seviyede.

*

Ülkede Tiran dışında belirgin olarak Hristiyanlık öne çıkıyor.Bayramda sadece ilkgün tatildi.

*

Ülke insanları maddi zorluklarına karşın belli yönlerden çok gelişmişler.Özellikle kadınlar çok modern ve nerdeyse araba kullanan erkeklerden daha çok kadın var.

*

İşte Arnavutluk hikayemiz burada sona erdi.Ben eşim orada olduğu için gitmiştim.Normalde aklıma gelip te gitmezdim heralde.Yine de yolu düşecek olanlar için yararlı olacağını sanıyorum.Çünkü ben gitmeden önce epeyce blog taramıştım:))

SONUÇ:Güzel ve eğlenceli bir tatil oldu...Uzun zamandır gülmediğim kadar çok güldüm mesela...Uzun zamandır gezmediğim kadar çok gezdim....Bambaşka bir boyuttaymış gibi,yaşamın tüm sıkıntılarından uzak....Dönüşü uçakla yaptık.Arnavutluk 1 saat içinde ardımızda kalıverdi.İşte öyle...

8.09.2011

ARNAVUTLUK GEZİ NOTLARI 4 - 'EN' İLGİNÇLER

YENİDEN MERHABA,
İlk fotoğrafımız gümrükte beklerken rastladığım bayan tır şoförüne ait.İtalyan plakalı bir tırdı.Gördüğünüz gibi kenarı işlemeli perdeler,ayakta kapıönü modelinde terliklerle tam bir bayan tırı olmuş:))
Dedim ya tüm taksiler Mercedes diye,aynı zamanda böyle konforları da var.Zaten burası adi arabaların değil AUDİlerin olduğu,en mini arabanın bile COOPER olduğu bir yer. İşte bir kez gittiğimiz ve bir daha da uğramadığımız AFC...
Arnavutluk sarp kayaların,dağların olduğu bir coğrafya.O nedenle özellikle deniz kıyısı olan şehirlerinde ancak tek arabalık yollar yapılabilmiş.Hele gittiğimiz Himara'nın yolları...Denizden dağa çıktık kıvrıla kıvrıla,sonra o dağın ardına aşıp yeniden aşağıya indik.Ama bir de gelin bana sorun..
Burası Vlore'den Orikum'a giden,otellerin ve beachlerin olduğu işlek bir yol.Yolda sert kayaya toslayınca açıvermişler bir tünel,hem arabalar hem yayalar geçiyor.
Ben yürüyerek birkez geçtim.Epey ürktüm.Hem karanlıktı,hem sular damlıyordu,hemde sahipsiz elektrik kabloları sarkıyordu.
Bu arada bizim kaldığımız apartman bu tünelden hemen sonraydı....
Birçok evin,inşaatın tepesinde böyle kuklalar,,oyuncak bebekler,ayılar,köpekler asılı.Hele bir tanesinde şu lunaparkta kazanılan dev ayılardan asılıydı,görünce şaşakaldım.Ayrıca sarmısak ta asıyorlar.Sanırım mantıklı bir açıklaması vardır.
Ülkede yollar çetin,virajlı dedim ya işte bu virajlarda böyle haçlar,resimli mermerler,isimli küçük taşlar var.Bir kişinin kaza yapıp öldüğü yere yakınları böyle anıtlar yaptırıyormuş.
Hep arabada denk gelip görüntüleyemediğimden dert yanınca eşim 'üzülme,yarın Himara'ya giderken çekersin.O yolda birsürü var' deyiverdi.Nasıl yani dedim,nasıl bir yola gidiyoruz???Gerçekten de hemen her virajda anıtlar doluydu.Bana göre kazaları caydırıcı değil aksine sinir bozucu birşey.
Şimdilik bu kadar olsun...Meraklısına
DEVAMI GELECEK........

7.09.2011

ARNAVUTLUK'UN 'EN' LEZZETLİLERİ(Arnavutluk Gezi Notları3)

SELAM...
Son gece Tiran'da Taiwan Cafe'de yediğimiz yemekle başlayalım.Roka yatağında,parmesan peynirli biftek.Süperdi.
İşte bu da özellikle oğlumun yemeye doyamadığı tatlı;TRESLECHE(treleçe)...Üç farklı süte bandırılmış kremalı ve soslu bir kek.Tadı gerçekten güzel.En güzel yapan yer ise Vlore'de Arjoli Cafe...
Güneşin gerçekten harika battığı SUNSET BEACH'in restaurantında tadı damağınıza yapışıp kalan balık çorbası.....
Yine SUNSET'te risotto eşliğinde ,özel sosuyla şefin biftek tabağı...
ORİKUM'da ilk gittiğimiz plajın restaurantında yediğimiz kızarmış
deniz ürünleri..Yerin adına dikkat etmemişim.Biz oraya ilk gittiğimiz yer diye 1 NOLU diyelim:))
Hemen hemen yemek yediğimiz yerlerin hepsinde yemeğin yanında gelen kızarmış,z.yağlı ve kekikli ekmekler... HİMARA'da gezmeye gidip 1 gece kaldığımız otelde yediğimiz karides güveç...
Bunlara ek olarak bol bol pizza ve spagettiyi de eklemeyi unutmayalım.Her ikisinin de çok çeşidi var.Ama biz en çok kaşarlı,domatesli pizza ile yine domatesli ya da deniz ürünlü spagettiyi tercih ettik.İşin içine et olayı girdiğinden seçimlerinizi dikkatli yapmak gerekiyor.Riske atmamak için bildiklerimizi seçtik biz de....
Peki ne yoktu derseniz;hamburger,tost,poğaça vb. şeyler hiç yok.Hani şöyle atıştırıp ta karnımı ayaküstü doyurayım derseniz işiniz zor.Sadece bol bol börek var ama bana çok yağlı geldi.Şöyle simit-ayran olsa da yesek diye az söylemedik hani:))
Yediğim içtiğim benim olsun demedim,paylaştım.Meraklısı için gezdiğimi de anlatacağım.
SEVGİYLE KALIN...
*************
DEVAM EDECEK.....

6.09.2011

BİR FİNCAN MACCHİATO'NUN....(Arnavutluk Gezi Notları 2)


SELAMLAR...
İşte Arnavutluk'ta kahvaltının yerine tercih edilen kahveleri;macchiato...Nerdeyse sabah 05:30 da açılan kafelerde kimi zaman yanına kanyak eklenerek
ama genelde koca bir bardak buzlu su eşliğinde içilen kahve.
****
Kafeler ülkenin hemen her köşesine,apartmanların altlarına ilişivermiş.Ve insanlar bir fincan kahve ile saatlerce oturup muhabbet ediyorlar.
***
Diyebilirim ki bizdeki çayın yerini orada kahve almış.Nasıl ki biz çay içmeden kendimize gelemiyorsak orada da kahve aynı öneme sahip.
******

O nedenledir ki Arnavutluk'ta garsona siyah ve sıcak çay istediğinizi anlatmayı başarabilirseniz ve de şansınız varsa gelen ancak poşet çay olur.

******

Bir de sadece kahve dedikleri bir çeşidi de var ki onu da küçük istediğinizde yarım fincan,büyük istediğinizde fincanı doldurup getiriyorlar.Kaldığımız dairenin sahipleri songün bizi yolcularken ısmarlamışlardı.O kadar sert bir kahveydi ki nerdeyse bütün gün midemin yanması geçmedi:))
******
Kahve dedik ,çay dedik... Su dediğinizde
büyük olasılıkla gazlı su geleceğinden 'no gas' diye uyarmayı unutmayın sakın.Yoksa marketten binbir zahmetle taşıyıp getirdiğiniz suyu açtığınızda çıkan 'tıssss' sesi sizi hayal kırıklığına uğratabilir:))
****
Aslına bakarsanız şehrin heryanı çeşmeler ve kayaların arasından akıp duran sularla dolu.İnsanlar buralardan bidonlar dolusu su taşıyor.Yine de ne akan su ne de şişe suları bizim damak tadımıza uygun gelmedi ne yazık ki:(
*******
İçeceklerle ilgili tadı bende hayal kırıklığı yaratan bir diğer şey de sodaydı...
*******
Yediğimiz içtiğimiz şeylerin hatırı,hatırası kaç yıl sürer,ya da yaşanmamış gibi silinip gider mi bilinmez ama içecek hikayelerimiz de bu şekilde.
*******
SEVGİYLE VE HATIRALARINIZLA KALIN....
*****
DEVAM EDECEK.....

YANIBAŞINDA OLDUĞUNU SANIRSIN....

....OYSA DEĞİLDİR!!!
*****
(Arnavutluk,Himara'da günbatımı)

5.09.2011

ARNAVUTLUK GEZİ NOTLARI (1)

SELAMLAR ....
Sayfamıza sızan ağır havayı silkeleyip dağıtmanın zamanı geldi...
Bence artık Arnavutluk izlenimlerine başlayalım.Hikayenin başı için tıklayın.
***********
19 Ağustos,saat 14:00 teki yolculuğumuz için oğlumla nerdeyse 1,5 saat öncesinde otogardaydık.
Sanki gözümüzün önündeki otobüs bizsiz kalkıp gidecekmiş gibi yarım saat öncesinde koltuklarımıza yerleştik.Bir yandan da yolda aldığımız Burger King menüleri yemeye başladık.Ki bu bizim uzunca bir süre için yiyeceğimiz son yiyecekler olacaktı:))
*************
Otobüste bizden başka tek bir Türk yolcu vardı.Genç bir üniversite öğrencisi.Onun dışındakilerin çoğu 'pazarcı' tabir edilen bavul ticareti yapan Arnavutlardan oluşuyordu.Bir kısmı da Türkiye'de okuyan Arnavut öğrencilerdi.
****************
Otobüsün şoföründen muavinine kadar herkes Arnavutça konuşuyordu.Yani daha sınırlarımızın içindeyken kendimizi yabancı hissetmeye başladık.
*******
Otobüsün tv sinin bozuk olduğunu,internetinin çalışmadığını,tek bir film seçeneğinin olduğunu,sadece istendiğinde su servisinin yapıldığını ilerleyen saatlerde öğrenecektik.
Türkiye'deki ilk ve son mola yerimizde henüz tok olduğumuzdan yemek yemedik.Nasılsa Yunanistan molasında akşam yemeği yeriz diye düşünüp hayatımın hatasını yaptığımızı da acı bir tecrübe ile öğrenecektik.
*******
İşte meşhur İpsala...Türk gümrüğünden 10 dk.da geçince 'bu mu gümrük dedikleri,geçiverdik ' dedikten 5 dk.sonra Yunanistan tarafında dizili tur otobüsleri ile umutsuzluk saatleri başladı.
Oraya vardığımızda saat 18:00 di.Bizim otobüse sıra gelip te bizi mülteci muamelesi ile leş kokulu bir çöpün yanına dizdiklerinde saat 21:30 olmuştu.
Çantalar bagajdan çıkarıldı.Birkaçı,daha doğrusu 'pazarcı'ların çantaları aranıp bu işkenceye son veridi.O sırada bizler koca koca sivrisinek sürüsünün içinde debelenip duruyorduk.Arnavut öğrencilerden biri yanındaki 'kov'u bizlerle paylaşmasa sonuç korkunç olacaktı...
Sahi pis tuvaletler ve akmayan sulardan sözetmiş miydim???Böylece bir Avrupa Birliği ülkesinin gümrüğünden rahatlıkla geçip gittik.
********
Uzun süre yola devam ettik.Hava karardığından ve otobanda gittiğimizden en sonunda gece 00:00 da adını bilmediğim bir yerde ikinci molamızı verdik.
Açlığın ve yorgunluğun perişanlığına aldırmadan içeriye koştuk.Sonuç 5 euroluk iki peynirli poğaça ile bir masaya yığıldık.Çünkü etli birkaç sandeviç dışında hiçbirşey yoktu.
***********
Gece 04:00te Arnavutluk gümrüğünden sorunsuzca geçtik.Sabah 06:00 civarı 3. molamızı verdik.Kahvaltı kültürleri olmayan Arnavutların sabahı kahve ile geçiştirdiklerini,illa da birşeyler yemek isteyen olursa tercihlerinin pilav olduğunu da orada öğrendim:))
*************
Sanırım sabah 08:30 du oğlum babasıyla Tiran'da kucaklaştığında.Bavullarımızla Tiran'ın merkezinde bulunan Taiwan Cafe'de börek (byrek) yedik.
Sonra 1960 ların minibüsleri ile Tiran'dan bizim kalacağımız Vlore'ye doğru sarsıntılı bir yolculuğa başladık.130 km olmasına karşın yol nedeniyle 3,5 saat süren bir yol.
*************
Vlore'ye ulaştığımızda ilk işimiz içinde NEPTUN diye bir elekronik mağazasının olduğu alışveriş merkezindeki Crocodil Pizza'da ilk kaşarlı pizzamızı yemek oldu.Yanında spagetti,salata,patates kızartması...Kıtlıktan mı çıkmıştık???EVEEET:))
************
Eşimin tatilimiz için kiraladığı 1+1 eve 15dk. daha yolumuz olduğundan atladık bir Mersedes marka taksiye(ki burda bütün taksiler Mercedes),eve doğru yola koyulduk.
Eve geldik...Duş aldık...Asla gündüz uykusu uyumayan oğlum da dahil olmak üzere hepimiz uykuya daldık...
Saat Türkiye saati ile 14:00 idi....
********
DEVAM EDECEK.....

KAPA PARANTEZ......

Bol köpüklü kahkahalar bıraktık dalgalara....Bir daha bir daha yankılanıp durdu.Dağların zirvesinde,virajlı yollarda dolaştı sevgimiz.
*
Zamanlı zamansız çekilen fotoğraf kareleri tek tek sıralandı.Bambaşka bir boyutun içerisinde gezinip durduk...
*
Tüm yılların toplamını aldık .Sardık sarmaladık yaşanan herşeyi.
*
BİTTİ...

8.08.2011

ARNAVUTLUK YOLCUSU KALMASIN...

HERKESE MERHABA...
Arada bir uğrayıp yazıyor olsam da aklımın bir köşesinde hep bloğum var.Yine bir uğrayıp günlerimin notlarını düşeyim dedim :)
**********
Biz düşündük taşındık,oğlumla beraber çıkacağımız yolculuğu otobüsle yapmaya karar verdik.Böylece biraz macera ile İstanbul'dan 16 saatlik bir yolculuğa 19 Ağustos'ta adım atacağız.
Yolculuğumuzdan memnun kalırsak dönüşü de aynı şekilde yapacağız.Biz ailecek uzun yolculuklara alışkınız.Yine de gümrüklerde yaşanabilecek sıkıntılar,beklemeler beni en çok düşündüren şey.Yunanistan'ı geçip Arnavutluk'a girdikten sonra da bozuk yollarda yapacağımız gece yolculuğu da ayrı bir konu.Benim gibi yol fobisi olan bir insan için belki de tedavi olur ne dersiniz?????
Firma olarak çok seçeneğimiz yoktu.Metro Turizm'in adını duyunca onda karar kıldım. Artık iyi firmaların otobüslerinin konfor açısından uçaktan pek bir farkı kalmadı.
Kısacası şu günlerde yoğun bir hazırlık içindeyiz.Ata'nın astım ilaçları alındı.Yurtdışı için hem bana hem Ata'ya aşılar yapıldı.Ya soğuk olursa diye uzun kollu birkaç giysi bavula sıkıştırıldı.Yolda okunacak kitaplar seçildi.Ata top götürmek isteyince oradan alacağımız konusunda ikna edildi:)
15 inde İstanbul'a gidip birkaçgün orada kalacağız.
Ben arada yazar,gelişmelerden sözederim.Bu şekilde yolculuk deneyimi yaşamış olanlar varsa paylaşsın lütfen....
***************
Yeniden görüşene kadar sevgiyle kalın....

16.07.2011

GERİ SAYIM BAŞLADI....

Hepinizi merhaba...
Yaz gelmedi diye sızlanıp dururken işte tüm kavuruculuğu ile geliverdi.Herkes bir yerlere yolculuğa başladı.
Biz de oğluşumla beraber babamızın yanına Arnavutluk'a gitmeye karar verdik.Hem babamıza moral desteği,hem de berrak denizinde biraz tatil için.Yolculuğu uçak ya da otobüsle yapma konusunda kararsızlıklarımız var.
Ayrıntılar kesinleştiğinde yazarım.
****************************
**********************
****************
************
*****
***
Bu satırlar da size şehit olmuş ana kuzuları....
Hani biz böyle hayatımıza devam ederken sizler bizim için canınızı verdiniz ya...Belki siz de için için korkuyordunuz,annenizi özlediniz o cehennem dağlarda...Yavrunuz yeni doğmuştu da koklayamamıştınız belki daha.Yine de vatan için ,toprak için yolunuzdan dönmediniz.
Biz ne yapsak sizin hakkınızı ödeyemeyiz.
HUZURLA VE IŞIKLAR İÇİNDE UYUYUN...

26.06.2011

BİR DE 'BEN' VAR....


MERHABA,
Yazın bile korka korka geldiği bugünlerde yine ara verdim bloğuma..İçim karmakarışık.
Koca gideli 2 ay oldu,kaldı 4 ay...Okul bitip te oğluşumla başbaşa,gözgöze kalınca o 'KOCA'  boşluk daha çok hissedilir oldu.
Ehliyetimin cüzdanımın bir köşesine yapışıp kalmış olduğunu da şu günlerde farkettim.Korkunun gölgesine sığınıp arabada yolcu olarak kalmaya neden razı oldum diye hayıflanmaya başladım.Ankara'nın 35 derece sıcağında iki otobüs değiştirerek doktora gittiğim gün 'salaksın sen 'deyiverdim.'Kork ve sürünmeye devam et.' Birinin gelip beni kuvvetlice sarsmasına ihtiyacım var.
Onun dışında ise hayatımızı sıkıcılıktan kurtarmaya çalışırken de çevremdekilerin kocamdan çok koca olup,her işime karışır olmalarından da sıkıldım.Oysa koca giderken kimseye böyle bir misyon yükleyip gitmedi ki..
'BEN' diye birşey var..Kendi kendine varolabilen.Kimsenin sahiplenmesine gereksinim duymayan.
Birgün çok sıkılıp insanların kalbini kırmaktan korkuyorum.Kocaaaa çabuk gel!!!!
SEVGİYLE VE 'BEN'İMLE KALIN...


1.06.2011

UZAKLARDAN......


SELAMLAR........
Eşim 6 aylık yurtdışı görevine gideli 21 gün oldu.Oğlum da ben de hem kendimizi hem yüreğimizi bu ayrılığa alıştırmaya çalışıyoruz.
Günler de inadına uzayıp durdukça hiç te kolay olmuyor.Neyse ki msn var da sanal da olsa hasret gidermek mümkün oluyor.
*
Bloğumu da ne zamandır öksüz bıraktığımı anımsayınca bugün 'hadi artık kendine gel' deyip laptopumu kucaklayıverdim.
Ve dönüşümün ilk görüntülerini şöyle içaçıcı fotoğraflardan seçtim.Özellikle de böyle yağmurlu ve kapkara bir güne ışık olsun diye.
Fotoğraflar eşimden....Arnavutluk'ta Vlore kentinde pansiyon ve restaurant olarak kullanılan bir yer..Alabildiğince doğal bir yer olduğunu yazmama gerek yok sanırım.Zaten orada herşey öyle doğalmış ki,'sebzelerin unuttuğumuz kokularını burada yeniden hatırladım 'diyor eşim.Etlerin ve balığın alabildiğince çok,lezzetli ve ucuz olduğunu da eklemeliyim.
Tatil döneminde bir terslik olmazsa 10-15 günlüğüne oğlumla beraber gitmeyi düşünüyorum.Yoksa 6 ay biraz zor tükenir....
İşte şimdilik kısa bir merhaba demiş olayım.Sonra uzun uzun görüşmek üzere.
SEVGİYLE VE BİRLİKTE KALIN.....

22.05.2011

SENİN MUTSUZ ÇOCUĞUN.....

MERHABA..
Bir çocuğu anlatmak istiyorum size....Geçen yıl biz buraya taşındıktan sonra üst katımıza taşındılar.6. sınıfa gidiyormuş.Sessiz sakin bir çocuktu ve 9 yaşındaki oğlumla da çok iyi anlaştılar.
Annesiyle de kısa bir tanışmamız oldu.Çocuk hemen her cuma oynamaya bize geliyordu.Evde genelde yalnız oluyor,öğle yemeklerini aldığı tostlarla geçiştiriyordu.
Derken o kavgalar başladı.Annesi ve babası arasında.Benim bile duydukça sinirimin bozulduğu o kavgalarda çocuğun da arada 'anne' diyen sesi duyuluyordu.Bağrış,çağrış,kapı çarpmalar....Daha ötesini bilemiyorum.
İşte çocuk o saatten sonra değişmeye başladı.Ortada hiç sorun yokken oğluma saldırmaya,sınıfına gidip 'falanca kızı seviyor' diye olmadık şeyler söylemeye başladı.Ki bu oğlumu en rahatsız edendi ki bilirsiniz o yaşlarda bu çok utanılacak birşey oluyor.Ata da en son küsmeye karar verdi.Hatta öyle kızmış ki sanal olarak ta face'ten sildi arkadaşını.
Ne kavgalar bitti,ne de onun saldırmaları.Konuştum,verdiği cevap ''benimle barışmadığı için Ata'ya sinir oluyorum'' şeklinde oldu.Ailesiyle konuştum,kendisine zorla arkadaşlık yapamayacaklarını anlatmaya çalıştım.
Bu gece yine kavga kıyamet koptu üst katta...Kızdım,kızdım....Nedir derdiniz??Nedir ki kendi yavrunuzun bile duygularını hiçe sayarsınız?Nedir ki yavrunuzu göz göre göre bir öfke makinasına çevirirsiniz??
Bu kadar duygu bencili olmak sizin bileceğiniz iştir.Ama mutsuz ettiğiniz o çocuk gün gelip benim çocuğumu mutsuz etmeye kalkarsa bu artık beni de ilgilendirir.
Olmuyorsa kavga etmeyin konuşun....Yine olmuyorsa ayrılın...Çocuklarınızın içini böyle deşmeyin.Ve çocuk yetiştirmenin anlamını bilmiyorsanız,o sorumluluğu alamayacaksanız ne olur çocuk doğurmayın....
SEVGİYLE VE MASUM KALIN....

18.04.2011

TOPLANDI EŞYALARRRRR....

SELAMLAR....
Uzun zaman önce yaptım bu kurabiyeleri.Bloglar kapandı,bambaşka şeyler çıktı derken yayınlanmadan kaldı.O yüzden daha fazla ertelemek istemedim.
******************
Bu arada hayatımızda kocaman bir değişiklik oldu.Eşim 6 aylık bir yurtdışı görevine gidiyor.Kocaman,koskocaman bir değişiklik.....Kocaman bir boşluk....Kocaman bir sızı....
Uzuuuuuun bir ayrılık için sadece iki günümüz kaldı.
Baharlık,yazlık,kışlık eşyalar bavullara dizildi.Dolaplar,çekmeceler bomboş ve eksik kaldı....
Şimdilik güçlü duruyorum.İki gün sonra koyvericem gözyaşlarımı.....

12.03.2011

BAY VE BAYAN GINGERBREAD

MERHABA;
İşte inadına buradayım ama kendi bloğumu bile göremiyor olmanın mutsuzluğu içindeyim.3g ile bağlandığım için midir nedir ,dns ayarlarını bir türlü değiştiremedim.
Arada bir açılıveriyor da eşi dostu ziyaret ediyorum:))
Sonunda beklediğim kalıplar geldi.Bu siteden sipariş etmiştim.Kargosu ile hesaplandığında bile Türkiye'den daha ucuza geliyor.Mutlaka başka siteler de vardır,biz eşimle bunu şans eseri keşfettik.
Çok şey yazmak istiyorum ama yazamıyorum.Bloğumu geri istiyorum.Acaba blogspottan com olarak alan adı alsam açılır mı???Uffff....
Şimdilik bu kadar olsun...
SEVGİYLE VE SEVEREK KALIN....

5.03.2011

DOĞUM GÜNÜ KURABİYELERİ

SELAMLAR....
Giremesek te göremesek te bu blog bizim bloğumuzdur!!!!
Ne yazık ki Amerika'dan sipariş ettiğim kurabiye kalıplarım elime ulaşmadı.Amerika'dan Türkiye'ye 5 günde gelmiş olsa da PTT 6 gündür bana ulaştıramadı.Acı gerçek!!
Ben de hep aynı model olmasın diye çare ararken Ata'nın oyun hamurlarının kapakları imdadıma yetişti.Baktım şekilli şekilli,güzelce dezenfekte edip mutfak eşyası olarak zimmetime geçirdim:))
Kısacası böyle desenli kurabiyelerimiz oldu.Eeeee demokrasilerde çare tükenmez değil mi?Zaten Amerika'daki pasta malzemelerinin fiyatlarını görünce burada nasıl 2-3 kat fazladan para ödediğimizi anladım.Bu durumda da bile bile kazıklanmak yerine böyle yaratıcı fikirleri keşfetsem iyi olur...
Şimdilik bu kadar...Yazacağım,inatla,umutla...Yok alışamıyorum diğer tarafa...
SEVGİYLE VE BURADA KALIN....

DOĞUMGÜNÜ HAZIRLIKLARI-2

YAZIMI GÖREBİLEN HERKESE MERHABA...
Anlaşılmaz bir savaşın içinde kaldık.Sesimiz kısıldı,yazımız yokoldu...Şahsen ben kendimi öksüz kalmış gibi hissettim.Öyle alışmışım ki her sabah gelip blogları okumaya.İnternete bile giresim kalmadı.
Baktım ki şuan itibariyle girebiliyorum hemen bir post yayınlamak istedim.Çünkü wordprese pek te alışamadım.Umarım bu kaos uzun sürmez...
Ata'nın doğum günü hazırlıkları sürüyor.Bu da birlikte yaptığımız kapıya asacağımız' hoşgeldiniz 'süsü.Ben çok beğendim doğrusu...
Bu postu okuyabilen herkese selam olsun....
SEVGİYLE VE BLOGLARINIZLA KALIN.....

2.03.2011

SESİMİ DUYAN VARMI???

Geçici adresim..http://sihirlioklava.wordpress.com
GÜNCELLEME:Neyse ki bloğumuza kavuştuk...Hala burdayız...

1.03.2011

YASAK HEMŞERİM YASAK!!(BLOĞUMA DOKUNMA)

ÇOK ÜZGÜNÜM VE YAZACAK BİRŞEY BULAMIYORUM..FACEBOOK'TA KURULAN GRUBA KATILIN.ORADAN BİRLİK İÇİNDE HAREKET EDELİM.YOKSA YARIN BİRBİRİMİZİ BULMAMIZ ZOR OLACAK:((

27.02.2011

DOĞUM GÜNÜ HAZIRLIKLARI

MERHABALAR...
8 Mart ATA'nın doğum günü.O nedenle hazırlıklar da başladı.
*'Hafta sonu yapalım ,daha uzun sürsün'dedi...Tamam,dedik.
*'Dışarda olmasın evde yapalım,çok çok oynayalım.'dedi.Tamam , dedik.
*'Sınıfta herkesi çağıralım.'dedi.Tamam , dedik.
Bugün babası ile davetiye tasarladılar.Gidip bastırdılar.Hemen yarın dağıtılmaya başlanacak.
Bu bir hafta nasıl geçecek bilemiyorum.'Evi ne zaman süsleriz anne?'diye sormaya başladı bile.:))
Marketten içecekler alındı,'atıştırmalık birşeyler de alalım' dedi,onlar da alındı.Pastaneden pasta siparişini de verdik.
Kısacası temel hazırlıklar tamamlandı.Şimdi ben Amerika'dan sipariş verdiğim kurabiye kalıplarını bekliyorum.Umarım bu hafta elimde olur da çeşit çeşit kurabiyelerimizi de hazırlarım.
O benim canım oğlum....9 yaşına adım atıyor.Daha önceden de sizlerle paylaştığım pek çok zorluğu aşıp geldi bu yaşa.O herşeyi hakediyor....
Kısaca ben bu hafta telaşlardayım...Beklerim....
SEVGİYLE VE UMUTLA KALIN...

23.02.2011

BENİM BALONLARIM VARDI....

HERKESE MERHABA,
Yeni bir haftada dünyada bizi de ilgilendiren çok önemli olaylar oluyor.O cehennemin içinden çıkarılmaya çalışılan vatandaşlarımız var.Aralarında çocuklar da fazla sayıda.Umarım kısa sürede ülkemize dönebilirler. Bizim zamanımızın şarkısıydı;'benim balonlarım vardı,onları kimler aldı..'diye sürüp giden.Sever miydin deseniz hayır sevmezdim ama aklımda kalmış işte.
Bu kurabiyeler bir arkadaşımın oğlu için hazırlandı.Ata da 20 gün kalan doğum günü için sürekli sipariş veriyor.Davetli listesi hazırlıyor.Geçen yıl listenin de üzerinde arkadaşı gelince evde epey bir curcuna olmuştu.Bakalım bu yıl nasıl olacak???
Tüm çocukların hayal kurma şansının olmasını dileyerek şimdilik gidiyorum.
SEVGİYLE VE GÜVENDE KALIN...

18.02.2011

PANKEK...HEM DE RENGARENK...

SELAMLAR...
Renkli pankeklerimi nasıl buldunuz???Fikir buradan alındı...
*****
*2 yumurta
*1 su bardağı süt
*1 su bardağı un
*1 yemek kaşığı şeker
*1 yemek kaşığı sıvı yağ
*biraz tuz
*biraz vanilya
*yarım paket kabartma tozu
*****
Tüm malzemeleri mikserle güzelce çırptıktan sonra ısıtılmış bir tavanın üzerine yemek kaşığı yardımı ile döküp pişirdim...
Bana krepten daha çabuk ve pratik pişiyor gibi geldi..
İşin renkli kısmı gıda boyası ile elde edildi.Tarife göre 20-25 pankek çıktı.
SON NOT:Gıda boyasını kullanırken miktarına dikkat et!!!!İnsanın dili masmavi oluyorrrrrrr!!!!!heh...he:))
SEVGİYLE VE MUTLU KALIN....

AH BU KAFAM AHHH!!!!!!!

GECE GECE YENİDEN MERHABA...
Dün akşam başıma öyle bir hal geldi ki...Yani gerçekten başıma..
Banyoda yerden birşey almak için eğildikten sonra hızlıca kalkma gafletinde bulundum.O an başıma çarpan(ya da benim kafa attığım) lavabonun yarattığı şoku anlatmam mümkün değil.Hani canı çok az olan insanlardan değilim ama gerçekten kötüydü.Eşim de henüz gelmediğinden ve ağlamamla ne yapacağını şaşıran oğlumu daha çok üzmemek için toparlanmaya çalıştım.Hemen bir buz kütlesini kafama yapıştırdım.Şaka değil buz saçlarıma gerçekten yapışınca bir de onunla uğraştım:)
Bugün başım hala çok acıyor...Kel olsam tam tepemdeki yumruyu görebilirdiniz.Neyse ki bununla kurtuldum.
Yukardaki fotoya gelince;Ata paintte yapmış.Ben de kafamdaki karışıklığı,yamruları,yumruları iyi anlattığını düşünerek yayınlıyorum:))
SEVGİYLE VE SAĞLAM KALIN...

16.02.2011

AKŞAMLAR...AKŞAMLAR....

İYİ AKŞAMLAR....
Akşam olup ta Yemekteyiz programı bitmek üzereyken başlıyorum masamızı hazırlamaya...
Bu akşam salatayı şeften ilham alarak süsledim.Kurabiye kalıplarım sağolsun.
Derken eşim aradı ve biraz gecikeceğini söyledi.İşte o an dünyam yıkıldı.Çünkü rejimde olmanın en dayanılmaz saatleri bu saatler.Çizgiyi ve karizmayı bozmamak için 'şunu da atıvereyim ağzıma' diyemediğimden bu bekleyiş biraz acıklı oluyor.
Şunu anladım ki öyle salatalar,meyveler falan insanı asla doyurmuyor.Şöyle ekmeği bandıra bandıra yemeden olmuyor.
Desem de siz bana aldırmayın.Verdiğim 2 kilocuğu heba etmeye hiç niyetim yok.Azıcık daha sabretmek gerekiyor.
Bu arada yine de yaptığım pasta,börek ,tatlı gibi şeylerden de tadımlık yiyorum.Yoksa tamamen işkenceye dönüşür ki ona da ne gerek var değil mi?Hele ki blogları gezdikten sonra!!!!
SEVGİYLE VE MUTLU KALIN...

15.02.2011

TUZLU ÇUBUKLAR

SELAMLAR...
Hava birazcık ısınınca içimiz kıpırdamıştı ama en azından Ankara için puslu bir havaya bürünüverdik yine.
Eh bu durumda da sıcak bir çayın yanında yenilecek kurabiyeler pek te güzel oluyor.
Annemin daha önce başka bir yerde yedikten sonra çok beğenip denediği bir tarif...
Kurabiyenin adını biz verdik.Daha uygun bir isim bulursanız ya da bilinen bir adı varsa yazın lütfen.
**********************
*yarım paket margarin
*1 çay bardağından bir parmak eksik sıvı yağ
*1 çay bardağı süt
*4 çay kaşığı pudra şekeri
*2 çay kaşığı tuz
*1 yumurta(sarısı üzerine)
*alabildiği kadar un
**********************
Tüm malzemeleri güzelce yoğurduktan sonra 3 parçaya ayırıp merdaneyle yarım cm. kalınlığında açıyoruz.Uzun şeritler halinde kesip üzerine yumurta sarısını sürüp,susamladıktan
sonra fırına veriyoruz.
********************
Kolayca yapılabilecek bir kurabiye...Şimdiden afiyet olsun.
SEVGİYLE VE SICACIK KALIN.

13.02.2011

RENGARENK...

SELAM....
Bana oldukça soluk gelen bu pazar gününde en azından sayfam renkli olsun dedim..
Şeker hamurlu ve royal icingli renkli kurabiyelerimden buyrun...
Sevgiler....

11.02.2011

GÜLER MİSİN , AĞLAR MISIN.....

MERHABALAR...
Tatil başladı başlayacak derken bitti bile.Ben de arkadaşlarıyla oyun planı yapan oğlum için bu kurabiyeleri hazırladım. Büyükleri bile cezbeden şeker hamurlu kurabiyeler çocukların çok hoşuna gidiyor.
Bu iki kurabiyeyi iki gün arayla doğum günü olan genç komşularımıza ziyarete giderken götürdüm.Kurabiyeleri DR QETKER'in YILBAŞI KURABİYESİ diye satılan hazır karışımdan yaptım.
Zencefil aroması bana çok yoğun geldi.O yüzden pek hoşlandığımı söyleyemem.Kendi klasik kurabiye tarifim daha lezzetli oluyor...
SEVGİYLE VE GÜLÜCÜKLERLE KALIN....

10.02.2011

BİR ÖYLE BİR BÖYLE....

PIRIL PIRIL PARLAYAN GÜNEŞLİ BİR GÜNDEN MERHABALAR,
Hafta sonu keyfinden kalan bir ayrıntı bu kabak çekirdekleri.Anneannem tatlısını yaparken seviyoruz diye kabağın çekirdeklerini de ayıklamayı ihmal etmemiş.
Biz de oğlumla tavada kavuruverdik.'Çat çat' çatırdayarak kavrulurken Ata öyle bir keyiflendi ki...Kısaca eğlenceli bir mutfak macerası oldu.
******
Dün rejim günlerimi anlattım ya birden aklıma ortaokul dönemim geldi.O zamanlar sıfır beden mankenler icat olmamıştı.Ekranda ve filmlerde etli butlu kadınlar makbul sayılıyordu.O zamanlar ben de oldukça zayıf,kemikleri sayılan türden bir küçük kızdım.Ve bu inanılmaz şeklide sinirime dokunuyordu.
Biran önce kilo alabilmek için gece yatarken gizlice yarım ekmek arası omlet yerdim.
******
Derken omletler lise döneminde kiloya dönüşünce bu kez de giydiklerimi yakıştıramama bunalımları yaşamaya başladım.O dönemlerde Body Form denilen zayıflama hapları vardı.Annemden gizli gidip aldım ve odama sakladım.
Yemeklerden önce 4 tane alınıyordu.Zaten haplar o kadar büyüktü ki dördünü yutabilmek için en az üç bardak su içmek gerekiyordu.Mantığı hapların midede şişerek iştahı kapatmasıydı.
Sadece iki ya da üç sefer alabildim.Çünkü bana verdiği saman yutmuş hissi ve korkunç mide bulantısı öyle kötüydü ki biraz kilolu olmayı tercih ettim doğrusu.
*******
Eh madem öyle olmadı koşalım bari dedik arkadaşım Şule'yle.O zamanlar her mahalleye bir koşu parkuru yapılmamış olduğundan sabahın köründe koşacak yer aramakla geçerdi saatlerimiz.Bir de boynumda ilginç birşey görürsem diye taşıdığım koca fotoğraf makinesi de çok anlamlıydı yani...
*******
Koşu merakımız da kısa sürdü.O günden bana kalan en faydalı şey şekersiz çay içmeye başlamamdır ki nerdeyse 18 yıldır böyle devam ediyor.
Demem o ki ,aslında hiçbir zaman abartılı bir kilom olmadı aslında.Ama o zaman bu o kadar büyük bir anlam taşıyordu ki.Belki de hayatımın odak noktasıydı.
İnsanın sadece görüntüsüyle varolduğuna inanırdım.Oysa ne kadar yanlıştı.
Şimdi belki de bu denli problem etmeden kilo vermeye çalıştığımdan işler yolunda gidiyor..
*****
Her yaşın ayrı bir bakış açısı var işte...O yüzden çatlayan çekirdekler bize bir şey anlatmasa da 9 yaşında bir çocuğa sonsuz keyif verebiliyor...:)
SEVGİYLE VE KEYİFLİ KALIN....

9.02.2011

YAZMA ÇÖREĞİ






SELAM,
Hafta sonu anneannem memleketimiz Çankırı'da çok yapılan ve sevilen Yazma Çöreği'nden yaptı..İç malzemesi sadece ceviz olan bu çöreği ben oldum olası çok severim.
Aslında hemen hemen 20 gündür rejim yaptığım için böyle ziyafetler bende vicdan azabına dönüşüyor.Ben de böyle dayanamayıp yediğim şeyler olduğunda iki öğünümden vazgeçiyorum.Ne yapayım,tartıya çıkmayı unutup hababam yediğim günlerin acısını çekiyorum:))


20 gün oldu ama 2 kilo vermiş olmanın büyük mutluluğu yolumda ilerlememi sağlıyor.Günde 3 temel öğün,meyve,salata,yoğurt vb. olmak üzere 3 te ara öğün yiyorum.Ekmek sadece kahvaltıda 2 dilim tam buğday ya da çavdar ekmeği .Akşamları çıtır çıtır yediğim çekirdeklere veda ettim.Colaymış,meyve suyuymuş hayal oldu.
Adaçayı içmeye bile alıştım.Yemek miktarlarımı çok azaltmadım.Ekmeksiz yediğim için başka türlü doymam zor olur zaten.
Sadece pilavı biraz az yiyorum.
Hedefim yaklaşık 6 kilo.Umarım veririm.

Vermesem de en azından 
almayacağımı düşünüp kendimi avutabilirim tabii.
Yine de ilk bir haftadan sonra biraz daha kolaylaştı diyebilirim.İlk günlerde baş dönmesi ve mide bulantısından ölmüştüm.Zamanla bünye de alıştı,baktı ki bu işin kaçışı yok....
İşte böyle...
Tarife gelince BURADAN buyurun.
SEVGİYLE VE ZAYIF KALIN...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...